Şimdi okullu olduk, defileleri doldurduk! – Ece Sükan
Moda sektörü altın çağını yaşarken moda okullarının sayısının ve öneminin günden güne artması tesadüf değil. Peki, hangi okul nasıl bir eğitim veriyor, Türk modasına nasıl bir katkı sağlıyor?
‘moda editörlüğü’ kariyerime başladığımda Türkiye’de tek bir moda okulu veya atölye çalışması yoktu. Akademik eğitim için tek seçenek vardı, o da Mimar Sinan veya Marmara Üniversitesi’nde tekstil ve moda tasarımı lisans öğrencisi olmak.
Zaman içinde moda sektörünün hacmi büyüdükçe, moda okullarının da sayısı git gide arttı. İstanbul Teknik, Bilgi, Yeditepe ve Bahçeşehir gibi üniversiteler moda tasarım bölümlerinden her yıl onlarca mezun veriyor artık. Üniversitelerin yanı sıra bir de son yıllarda arka arkaya açılmış moda okulları var tabii
Türkiye’deki üniversite sınav sistemi sebebiyle istediği bölümde okuyamayan, sadece kolunda altın bilezikleri olsun veya anne baba dırdırından kurtulunsun diye herhangi bir üniversiteye kayıt olmuş yüz binlerce öğrenci var. Modaya gönlünü, canını vermeye razı gençler için söz konusu moda okulları adeta birer ikinci şans, ikinci bahar!
Türkiye’de mühim etiketlerle, unvanlarla anılmak gayet kolay. Herkesin bol keseden kendi kendine yakıştırdığı sıfatlar, unvanlar sonucu moda dünyasında herkes bir an evvel kendi markasını yaratıyor, yeni bir Hüseyin Çağlayan olmaya soyunuyor.
Yeni jenerasyonun çok da karşılığı olmayan bir beklentisi
var moda dünyasından:
Google bilgisiyle, tek tuşla kariyer ve şöhret sahibi olmak. Emek sarf etmeden, sabretmeden, disiplin kazanmadan. Moda okulları tam da bu noktada devreye giriyor, girmeli de. Her şeyden evvel bu zihniyeti değiştirmek, modanın alanlarını birbirinden ayırmak için.
Kaynak – Ece Sükan http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23207714.asp